1950`ler ortası Anadolu`da binlerce isimsiz Ozan yazar aşık gibi o da geldi dünyaya. Daha 13`ünde tanıştı Kara sabanla baba çoban. Kendi mecbur ev çevirmeye. Ta o yıllarda başladı biçareliği ama hiç bırakmadı ahlakı ve inancı. 17`de aşık oldu. El gibi el değildi, el gibi değildi yandı bi çarem. Vermediler, alamadı. Ahlakını ve inancını hiç bırakmadı, yandı.
Tabii evlendirdiler herkes gibi. Sonra vatan görevi çıktı. Didindi, bir türlü düzelmedi hayatı; yandı da yandı. Göç eyledi Ankara`ya, kurdu bir düzen. Bir evin tek oğlu, dayanamazdı babasının sitemine. Köyün hasretine döndü, bir daha yandı. İnancını, ahlakını bırakmadı; gizli gizli yandı, derdini defterine açtı. Bir dünya takdirine bırakmadı felek yakasını. Baba gitti önünden, sonra da ana ve derken kaybetti 5 yavrunun anasını. Haydi Kader dedi de gafil avlandı; bir de evlat yitirdi. Tükendi yana yana, buna nasıl dayanır. Bırakmadı inancını, ahlakını ve bir baktı ki Ömür bitmiş. Göçüp gitti kuş gibi. İşte o gün bıraktın bizlere inancını, ahlakını.
Derler ya roman olur; roman halt kalır.