Yaşadıklarına baştan sona tanıklık eden babasının diliyle görünüşte lösemiden vefat eden bir gencin hayat hikayesi bu… Bu hikâyenin sonu iyi bitiyor. Tıpkı başı ve devamı iyi olduğu gibi. Ama aslında gönlünün güzelliği yüzüne, imanının nuru gözlerine vurmuş bir gencin örnek/rol model, eskilerin deyimiyle numune-i imtisal hikayesi bu. Bütün hayatı etrafındakileri düşünerek, onlara iyilikler yaparak geçmiş, ölmeden önceki son sözü *Ben iyiyim* olmuş bir gencin iyiliklerinin puslu hatıralar arasında kaybolup gitmesine gönlü razı olmayan bir babanın içini döküşü bu...
Bu hikâyenin sonu dünya hayatı ölçülerine göre iyi bitmiyor. Bu hikâyede mutlu son yok. Evladı genç yaşta vefat etmiş bir babanın gözyaşları var. Yavrusuna duyduğu özlem var. Hayatın ölümle sona ereceğine ve ölümün bir yok oluş olduğuna inananlar için bu hikâyede kötü bir son var. Ama hayatı, dünya-ahiret bütünlüğü içinde değerlendiren ve ölümü başka bir hayatın başlangıcı olarak görenler için bu hikâye mutlu bir sonsuzluk barındırıyor. Sonsuz mutluluğa açılan kapıya nasıl hazırlanmamız gerektiğinin çarpıcı ve yaşanmış örnekleri var.