Tarihî romanlarıyla tanınan Mustafa Yuka, bu kez Selçuklu döneminin en önemli olaylarından Babailer Ayaklanmasını konu edindiği kitabıyla okurlarıyla buluşuyor.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in henüz 14 yaşındayken entrikalarla tahta getirilişi, bütün iplerin Sadrazam Sadeddin Köpek’in eline geçişi ve zoraki evliliğinin intikam hırsıyla Mahperi (Hunad) Hatun’un görmezden geldiği astığım astık kestiğim kestik yönetime karşı köylünün ve dervişlerin başkaldırısı…
Köylülerin, kentlilere karşı başkaldırısı olarak da tanımlanabilecek olan Babailer ayaklanması, köle gibi çalışarak zulme uğrayan köylünün; feodal beyler, saray ve ikta sahibi muktalar arasında sıkışarak isyan bayrağını çekmesi kitapta roman tadında anlatılıyor.
Yerlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalan Ahî Evran, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Muhyiddin Arabi ile birlikte zulme uğrayan köylülere sessiz kalmayan Baba İshak, İlyas Baba gibi önemli isimlere, Dahilere, erenlere ve velilere; Moğol zulmünden kaçan Türkmenlerin de katılmasıyla birlikte gerçek bir sınıf çatışmasına dönüşen döneminin bu önemli olayı sade bir anlatımla sunuluyor.
Sarayın, ikta adı altında yoksul köylülerden ve göçerlerden aldığı vergilerin sonucunda tebaa her geçen gün fakirleşmektedir. Sarayda şehzade çatışmalarıyla birlikte yaşanan taht kavgaları sonucu tebaadan uzaklaşan yönetim kendi çıkarlarına yönelmiştir. Bunun üstüne, Harzemşah Krallığından, Moğolların istilası sonucu Anadolu’ya göç eden göçmenler huzursuzdur ve belli bir bölgede hapsedilen binlerce insan açlıkla karşı karşıya bırakmıştır. Dervişlerin, fakirleşen halka ve Türkmenlere sahip çıkması saray yönetimini tedirgin eder ve sarayın hamlelerine karşı halk uyanır. Binlerce köylünün ve göçmenin egemenlerin düzenine karşı ayaklanması başlamıştır…