Babaannem, babaannemiz…
Sahi çoğumuzun yanı başında bir babaannesi vardı değil mi; dizinin dibinde oturduğu, dara düştüğünde sığındığı, hayat tecrübesiyle yönlendirmesine ihtiyaç duyduğu?
Günümüzde yaşanılan acayiplikleri anlamlandıramayıp, bu yaşanılanların akıl işi olmadığını hâl lisanıyla zihinlerimize mıh gibi kazıyan…
Bu dünyaya gözlerini yumsa da her daim hakikate gözlerinin açık olduğunu bildiğimiz babaannelerimiz, anneannelerimiz, dedelerimiz, teyzelerimiz, amcalarımız… Göğe yükselen çınarlarımız…
Şu gök kubbenin, yüzü suyu hürmetine ayakta durduğuna inandıklarımız…
Bizim bu kitaptaki babaannemiz de öyle işte…
Kimi zaman bilge bir anlatıcı, öğüt verici; kimi zamansa soğuk duş etkisi uyandıracak kadar sarsıcı, etkileyici, şaşırtıcı…
Beyza Karakaya’nın Nihayet Dergisi’nde, “Babaannem Diyor ki” başlığı altında yazdığı yazılara yenilerini ekleyerek hazırladığı elinizdeki bu kitapta; yazarımızın atasözleri, deyimler, eski türküler, yeni şarkılar, kitaplar ve fotoğraflarla bezediği kitabın bir köşesinden uzatıyor başını adeta babaannemiz ve anlamlandırmakta zorlandığı dünyanın ahvâlini merak edercesine soruyor: “Dünya yerinde mi?” Bizi alıp bambaşka diyarlara yolculuğa çıkartıyor bu soru..
Geçmişten günümüze bir köprünün mücessem hali olan babaannemizle yolculuğa hazır mısınız?
Eğer şimdi hazırsanız, babaannemizin inşâ ettiği geçmişten günümüze uzanan köprüden birlikte geçelim…
Kitaptaki babaannede kendi babaannesini/anneannesini, annesini, ya da kendisini bulanlar… İçinde bir yerlerde bir babaanne gizleyenler…
Siz önden buyurun lütfen…