Bedr - i hafa Hazret - i Sami Efendi’ye; acz ile...
“Aşk’tır insana yüklenen en kutlu duygu. İnsana özgürlüğünü yani Rabbine kul olmayı ‘aşk’ buldurur; medeniyetleri ancak özgür ruhlar yani ‘aşıklar’ kurmuştur, güneşin yönü değişinceye kadar da bu böyle olmaya devam edecektir.”
Romanda, Buhara - Harezm hattında Nakşî rehberlerinin, Harezm şahı Celaleddin Mengüberti’nin ve Azizan’ın, Anadolu’ya sevkettiği bir müridi vasıtasıyla Hazreti Mevlana, Sultan Veled, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat ve Harezmli uç beylerinin yön verdiği Anadolu’nun İslamlaşma ve vatanlaşma sürecini tekmil etmesi tarihi kayıtlar zemininde işleniyor.
Eser bize manevi tarihin hal diliyle Harakani Hazretlerini ve Azizan’ı anlamadan ne Selçuklu ne Osmanlı ne de Yeni Türkiye anlaşılabilir derken; günümüzde ümmet coğrafyasında nizam - ı alem için asırlar boyu adl ile sancaktarlık yapmış bir milletin manevi dokusunu bir nakış gibi işleyen İslam rehberlerinin mayalayıcı rolünü tezyif edici müstağrip bakış açısına karşı, nebevi irşad usullerini başlarına tac, gönüllerine sirac edinen Yusuf Hemedani, Hace Abdülhalık Gucdevani, Hace Arif Rivegeri, Hace Mahmud Fagnevi ve Hace Ali Ramitai gibi silsilevi ruh önderlerinin ışıklı hayatlarından yansımalar sunarak sözsüz esas duruşunu da yerine getirmekte.