İstanbul Psikanaliz Eğitim, Araştırma ve Geliştirme Derneği (Psike İstanbul) tarafından düzenlenen “Ayrılık” başlıklı sempozyumdaki sunumların yazılı hale getirilmesi ile ortaya çıkan bu kitap, psikanaliz literatüründe çok kapsamlı bir yer tutan ayrılık temasını rahimden vazgeçiş ile başlayan ilk ayrılık deneyimiyle, yaşlanmayla yaşamdan ayrılık arasındaki süreci içeren geniş bir yelpazede birçok farklı perspektiften ele alıyor.
“Ayrılık, kavuşmanın hatırınadır ve tam da bu nedenle, doyum evresinin içeriğini zenginleştirerek ayrıştırdığından, gereklidir. Ayrılığın ön plana çıkardığı olumlu yanlar ve olumsuzlar güvenilir bir biçimde sırayla yer değiştirmezse gelişim de olamaz; olsa olsa, sonsuz bir ayrışmamış birlik olur ki bu da, ölüme uzanan bir entropi anlamı taşır.” – Chris Joannidis
“Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu durum ayrılık ve kayıpla ilgili meselelerimizi sürekli canlı tutuyor. İnsanlar ölüyor, özgürlüklerini kaybediyorlar, evler, şehirler yok oluyor, güvende olduğumuza dair hissimizi yitiriyoruz; bir zamanlar içinde yaşadığımız toplumu tanımlayan değerler, imgeler bozuluyor ya da yok oluyor. Bireysel ve grup kimliklerimiz bir kayıp tehdidi altında. Geleceği düşünmek, hayal etmek zorlaşıyor, kaygılanıyoruz. Kısacası ezici bir kayıp yaşantısının içine düşmüş gibiyiz. Ayrılmak ve yasını tutmak zorunda kaldığımız o kadar çok şey var ki…” – Pınar Limnili Özeren
“Bebekte hem yoğun bir güzellik algısı hem de tekinsizlik duyguları uyandıran anne bedeninden sağlıklı bir şekilde ayrışamamanın toplumsal alanda ne gibi sonuçları olabilir? Örneğin dünyada ve ülkemizde kadın bedenine yönelik gitgide artan tahammülsüzlüğü, sınırlandırmaları ve şiddeti bu bağlamda ele alabilir miyiz? Bu tarz tutum ve davranışları, iğdiş edilme tehdidine karsı dişili reddeden toplumların anne bedeniyle karşılaşmanın yarattığı çalkantı ve bunun tetiklediği erken kaygılarla başa çıkmak için başvurduğu savunmacı yöntemler olarak düşünmemizi öneriyorum.” – Melis Tanık Sivri