Kendi halinde içe dönük münzevi bir bekâr olan Erdem’in çocukluğuyla/geçmişiyle yüzleşmesinin ve barışmasının hikâyesidir anlatılan. Erdem, geçmişiyle yüzleşip yeni bir kimlikle yaşamanın arayışına girer. Bir kimlik bunalımı yaşayan Erdem’in yalnız hayatında tek eksiklik, çocukluğundan ve Yurt hayatından kalma Sultan Annesiyle yüzleşip bu eksikliği tamamlamak ve yeni hayatına yeni bir özgürlük duygusuyla yeniden bir start vermek…
Çocukluğunun olumsuz figürü Sultan Annenin bakımevindeki içler acısı hali, Erdem’de bir hafifleme hissi uyandırır ve hayatındaki/geçmişindeki önemli bir ağırlık da izole edilmiş olur.
Artık yeni bir hayata yeni bir kimlikle başlamanın tam zamanıdır ve zaman özgürlük zamanıdır. Erdem artık bundan böyle toplumda bir *ayrık otu* olarak değil, bir kimlik ve kişilik olarak var olacak ve hayata daha canlı, içtenlikle sarılacaktır…
Hayata yeni bir kimlikle başlamanın mekânı ve ruhu bellidir, artık etiyle kanıyla canıyla ve maneviyatıyla Yeni bir Erdem vardır hayatta:
*Ne kadar güzeldi kuş olmak. Kanatlarıyla özgür olmak. İstediği zaman, istediği yerde olabilme gücüne sahip olmak. Onlar için bir yol yoktu. Yeryüzü her yöne onlarındı. Peki ya benim yolum? diye aklından geçirdi. Kanadı olmasa da aslında kendisinin de kuşlar gibi özgür olduğunu hissetti. Bütün olumsuzlukların yanında aslında en değerli özelliğe sahipti. Özgürdü*