Antik Çağ’da, Olympos, Ksantos, Patara gibi Likya kentleri, bugünün Londra, Paris, İstan-bul’uydu. Olympos’un hiç sönmeyen ateşinin, dünyanın ilk demokratik meclis binasının bulunduğu bölgeydi. Noel babanın doğum yeri ve din merkeziydi. Toros dağları ile Akden-iz’in kucaklaştığı bu topraklarda, dünyanın en güzel manzarasını ön sıradan seyretmek gibiydi Likya’da yaşamak. Likya limanları yoğun ticaret merkezlerine hizmet ettiği kadar köle ticare-tine de ev sahipliği yapıyordu. Aynı zamanda dünyanın farklı bölgelerinde esir düşen insan-ların tanışma noktasıydı limanlar. Kimi zaman büyük aşklar kimi zaman da acılar doğuruyor-du bu buluşmalar. Hayat tüm hızıyla akıyor, yarının ne getireceğini hiç kimse kestiremiyordu.
Esaretten özgürlüğe, adaletten zulüme, sevgiden nefrete, insana dair ne varsa yaşandı Ay-dınlık Topraklar’da.
Adalet Tanrıçası Themis der ki;
“Sizde şüphe uyandırdıysam benden şikâyetçi olunuz ki, üzerimde tek bir leke kalmasın.”