Ülkemizin bilinçli, bilgili ve bildiğini uygulayan, İslâm’ı yaşayan müslümanlara ihtiyacı vardır. İnsanın diğer mesleklerden önce, iyi bir müslüman olmayı meslek edinmesi gerekir. Daha sonra doktorluk, öğretmenlik, mühendislik vb. meslekler gelir.
İlk önce kendimiz bilinçli, bilgili ve ihlâslı bir müslüman olalım ki; evlâdımızı da öyle yetiştirelim.
En büyük âlimler, çok fazla hocadan ders aldıkları halde, annelerinin küçükken verdiği dinî derslerin üzerine bilgiler eklediklerini söylerler. Bir evliyâya annesi şöyle demiştir: “Oğlum, kerâmeti kendinde bilme! Ben seni Yasin Sûresi okuyarak emzirdim.”
Sahabe, bir minibüsü dolduracak kadar insandan oluşuyordu. Fakat onlardaki ihlâs, iman ve gayret sayesinde İslâm çığ gibi büyüdü. Şimdi, sahabeden çok fazla sayıda müslüman var fakat onlardaki gayret ve ihlâs yoktur. Demek ki, nitelikli müslüman yetiştirmek gerekiyor.
Bir ilmî meseleyi duyduğumuzda, “Ben bunu da, daha fazlasını da biliyorum” diyoruz. Fakat bilmekle iş bitmiyor, insan bildiğini uygulamıyorsa ne kıymeti var?
En Kalbî duam: Kendim başta olmak üzere bütün Müslümanların; şekilci değil, bilinçli, şuurlu, bilgili, ihlâslı müslüman olmalarıdır. Eğer ortada bir güzellik varsa Allah’tandır. Eğer hatalar varsa, onlar da bizim nefsimizdendir.
Gayret bizden, yardım Allah’tan.
Niyet hayır, akıbet hayır.