20. yüzyılın ortalarından itibaren varlık göstermeye başlamasına rağmen hala yeterli değeri görememiş olan aydınlatılmış onam, sağlık hukukunu yakından ilgilendiren bir kavramdır. Aydınlatılmış onama temel teşkil edebilecek insan onuru ve özerkliğe ilişkin etik söylemler geniş kabul görmesine rağmen aydınlatılmış onamın teoride ne olduğu ve pratikte nasıl işletilmesi gerektiği ulusal ve uluslararası düzeyde daha fazla açıklamaya muhtaçtır. Hastaların kendilerine uygulanacak tıbbi müdahaleler hakkında yeterince bilgilendirildikten sonra ilgili müdahaleyi kabul ya da reddetmeleri anlamına gelen aydınlatılmış onam insan onuru ve özerkliğinin bir gereğidir.
Bu çalışma, tarihsel gelişimi itibariyle hekimin sorumluluğu bağlamında gündeme gelen aydınlatılmış onamın bir insan hakkı olarak kabul edilmesi ve yerinin pekiştirilmesini amaçlamaktadır. Aydınlatılmış onamın; insan onuru ve kendi kaderini belirleme hakkı, yaşama hakkı, sağlık hakkı gibi en önemli insan hakları ile yakın ilişkisi sebebiyle başlı başına bir insan hakkı olduğu ileri sürülebilir. Bu kabul aydınlatılmış onamdan beklenen faydaların gerçekleşebilmesi ve hasta özerkliği ve kendi geleceğini belirleme hakkının kâğıt üzerinde soyut bir kavram olarak kalmaması açısından önemlidir. Bu bağlamda aydınlatılmış onamın ne olduğu ve nasıl günümüzdeki konumuna ulaştığı, hasta-hekim ilişkisinde aydınlatılmış onamın etik temellerinin neler olduğu, insan onuru ve insan haklarıyla ilişkisi, bir insan hakkı olarak hukuk sistemlerindeki yeri araştırmanın temel sorunsallarını teşkil etmektedir.