Önce Erzincan’da, ardından ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleştirdiğim 180 günlük vatani vazifem boyunca sana yazdığım şiirleri biriktirmekle yoğruldum…
Her güne senin fotoğraflarınla uyanmak, senin bakışlarına büyülenerek kalkmak ne kadar da kutsal bir vazifeydi. Bana bu anları yaşattığın için şahsına minnettar olduğumu dile getirmek isterim…
Telefonunun, bilgisayarın, internetin olmadığı bir mevkide, alanda, bölgede tek teselli kaynağım okuduğum yirmi dört kadar kitap ve sana yazdığım şiirlerim oldu. Bir de kaleme aldığım bir hikâye kitabı dosyası, bir deneme türü taslak dosyası ve Diyarbakır üzerine yazmakta olduğum projemin tasarım çalışmaları oldu…
Bana bu kadar kısa sürede, böylesi çalışmaları yapabilme becerisini sağlayan sensin, biricik sen…
Sensin benim umudumu yeşerten, sesindir ruhuma enstrüman gibi çalınıveren, bakışlarındır beni cennetimin en güzel mekânına kavuşturuveren…
Sana ve memleketim Türkiye’ye duyduğum, Diyarbakır’ım ile Erzurum’uma karşı hissettiğim o sıcak samimiyet, benim askerliğimin göz açıp kapayıncaya değin bitmesini sağladı…
Depremde geçirdiğim üzüntü verici hüzün anları ise, her daim aklımda kalacak olan acı dolu mazim olacak. Allah bir daha böylesi bir acı dolu depremi kadim devletimize, kıymetli milletimize, sevgili aileme ve biricik Ayten’ime, yani sana yaşatmasın…
Senin nezdinde herkese sevgilerimi ve saygılarımı iletiyorum…
Hasretle, Devrim’in…
Devrim AKTÜRK