Karanlığın içinde ışık saçan bir kalbe âşık olabileceğimi hiç düşünmemiştim. Yani onunla tanışana dek. O karanlıkta gece çıkan gökkuşağımdı benim. Ben karanlıkta çıkan ay kuşağına âşık olmuştum. Yolumu sapıp karanlığa düşmek, doğrusu ne muhteşem bir düşüştü benimkisi… O muhteşem rastlantıda ve o kırmızı gözleri gözlerime değdiğinde zaten yok oluşumun başlangıcıydı. Sevgi, ölmüş bir bedenin kalbinde var olabilir miydi? Evet aşk`ı o gece, o kırmızı gözlerde görmüştüm; bunu karanlığa düşerken anladım. Aşk çok güçlü bir duygu, bunu çok iyi idrak etmiştim. Ruhsuz bir bedenin kalbini bile ele geçirebiliyordu ve bu aşk sonsuzlukla gark olmuştu. Bu sonsuzluktaki sevgi bana aitti, vazgeçemezdim; yok olma pahasına savaşacaktım.
Bir evde üç arkadaş yaşamlarını sürdürürler. Üç arkadaş da üç kıza âşık olmuştular. Ama sadece iki arkadaşın aşkı imkansızdı. Çünkü biri vampire, diğeri ise aslana dönüşüyordu. Aslan ve insan aşkı mı, bu imkansızdı. Sürü buna izin verir miydi? Vampir ve bir insan, imkansız bir aşktı onlarınki ama bu aşk için savaşacaklardı.