Bu kez kendi adını seslendi mübaşir: *Ayşe Çatakkoyak!*
Sesi duyunca iyice ürperdi, duruşma salonuna girdi. Çıt çıkmıyordu salonda. Bütün gözler ona çevrilmişti. Onu da dinleyecekti yargıçlar. Daha önce dinledikleri tanık Ali Oğlan:
*Memme Ellez Emmi, ne diyeceğimi unuttum, bir daha deyiver* demişti.
Savcının, kafasında soru işaretleri doğmaya başlamıştı. Dinlenen tanıkların çoğu yalancı tanık çıkmıştı.
*Bu da mı öyleydi acaba?* dedi kendi kendine.
Mübaşir bağırdı.
*Ayşe Çatakkoyak, ana adı Hürü, baba adı Ahmet, 1941 doğumlu!*
*Evet.*
*Doğru söyleyeceğine yemin eder misin?*
*Ederim...*
*Anlat kızım.*
*On üç kişi kadardılar. Kırtıl arasından yürüyorlardı. Ak Kaya’nın önünden geçip gittiler. Aralarında konuşuyorlardı: ‘Hafızı öldürelim!..’ dediler. Sonra duyduk ki Hafız öldürülmüş. Sanırım bunlar öldürdü hakim bey.*
Mehmet Duman:
*Yalnız ben öldürdüm hakim bey!* diye itiraz etti.
*Söz verilmeden konuşmayın* dedi yargıç. Sonra hafif doğruldu, tanığa baktı:
*Kızım bak doğru söyleyeceksin. Bu on üç kişiyi nasıl gördün?*
*Ayın ışığı vardı, koyak apaydınlıktı.*
*O gün ay ışığı vardı demek.*
*Vardı, hâkim bey.*