Ay ışığı, zihinsel bir tutulmanın ritmidir. Zamanda dağılan belleğin, coğrafyanın uğultusu içinde parçalanan benliğin yolculuğu.
Ayın o tekinsiz parıltısı altında her şey müphem bir varoluş halinde. Yaklaştıkça şekil değiştiren, görünmez olan evrenin ortasında bütün sözcükler aya söyleniyor, bütün düşünceler ayın o buğulu halesine takılıyor. Köyleri, kasabaları, yaşantıları, hikâyeleri, gidilecek ve dönülecek yolları aynılaştıran o anlamsız beyazlıkta, bütün varoluş ayın yanılsamasına tutulmuş.