Müslümanların Avrupa’daki varlığı büyük çelişkiler arz eden değerlendirmelere neden olmuştur: Bazıları asimilasyonun ilerlemeye başladığına sevinirken, başkaları da *entegre edilemez* bir dine mensup inananların, olabilecek en büyük kötülükleri yapmalarından endişelenirler. Yüzeysel tartışmalardan, yanlış temsillerden, ya fazla iyimser ya da fazla kötümser söylemlerden uzak olan bu eser, nesnel bir gözlemden yola çıkar: Birkaç milyon Müslüman Avrupa’da yaşamaktadır; bunlar artık Avrupalıdırlar. Müslümanlar için bu gerçekliğin bilincine varmak, birçok sorumluluğun üstlenilmesine ve bir dizi soruya cevap vermeye denk gelir. Bu insanlar kimdir? Avrupa’yı nasıl algılamaktadırlar? Aidiyetlerini nasıl tanımlamaktadırlar: ümmete göre mi, yoksa kıtanın şu veya bu ülkesine göre mi? Ne istiyorlar? Basit bir *entegrasyon* mu yoksa özgün vatandaş katılımı mı? Dinleri, gerçek Avrupalı Müslümanlar, İslam dinine mensup Avrupalılar olmalarına izin veriyor mu? Bütün bunlar önemli sorulardır. Bu sorulara bir cevap getirmek kaçınılmazdır.