Sınırsız bir özgürlük yok herhalde? Adi ve siyasi suçlamalarla yıllarca mapus damlarında yattım. Tutsaklıkların serüvenini, bundan önceki kitaplarımda yansıttım. Bu kitabımda ise, Özgürlüğün suretini çizmek istedim; fırçayla değil, kalemle: İlk uçağa bindiği zaman başladım yazmaya: Özgürlüğün böylesini hiçbir kimse benim gibi görmemiştir. Sanki bir masal: -Yum gözümü-yumdum. 15 yılda gerilen bir yayın zarpıyla fırladı özgürlük: -Aç gözünü-açtım. Bu bir rüya değil, gerçek: Sanki herkesin elinden tutum da beraber dolaşıyoruz Avrupa’yı. Avrupa’da dolaşırken kaleme gelen tipleri, iki yıl boyunca yazdıktan sonra baktım,bir tomar kağıt. Sanki bir çuval saman. (Bundan sonra yazarlık başa düştü.) Samanı sapa çevirmek için tam bir yıl çalıştım. 1978-79 yıllarında yazdığım anıları; 1995 yılında, 6 aylık bir zaman içinde sıvanakladıktan sonra anıların hikayelerinin, öykü ve fıkra tekniğinde tekrar yazıp bu hale koydum. Şimdi okuma sırası sizde. İbrahim Balaban