Mukaddestepede onbirinci asırda yapılmış, onaltıncı asırda yıkılmış, elli yıl evvel tamir edilmiş bir kilise var, Fon Şuvayzerden adını sordum, bilmedi. Cehlini mazur gördüm. Fabrikayı mabed tanıyan bir milletin çocuğu. Onun için mabud, kendi fabrikasından çıkan tayyarelerdir. Örümcek ağlarından başka bir şey vermeyen şu eski mabedin halikını ve mahlûkunu niye öğrensin?.. Fakat aynı fabrikatör, milletinin eskiliğini hatırlatacak eserlere karşı hiç de cahil değil. Hydelberg adamını yaşıyla ve yaşadığı yerle nasıl mükemmel surette tanıyorsa Mukaddestepenin zirvesinde bulunan anfiteatrımsı bir eserin de hüviyetini o derece iyi biliyor. Yalnız bilmekle kalmıyor, kendi milletinin şerefi lehine bilgisini tağşiş etmeyi de beceriyor.