Tükendi
Stok AlarmıOsmanlı Balkanları bir coğrafyaya Türklerden miras bir damga olarak bugüne dek varlığını korumuştur. Eski Türkçede balık yani “çamur” kelimesinden balıkan yani “bataklık yer” kelimesi Balkanların etimolojik geçmişini oluşturur. Özetle Balkan öz Türkçe olup ormanlık, dağlık ve bataklık yerler anlamına gelir. Uluslar arası literatürde “Balkan Peninsula” diye kabul gören ve vücut bulan bu coğrafi yer adı yaklaşık 600 yıl bu topraklarda hâkim olan Osmanlı ecdadının torunlarına yadigârı bir kelimedir. Günümüzde her ne kadar bu bölge Güney Doğu Avrupa olarak tanımlansa da Osmanlıca, Macarca ve Bulgarca literatüründe bugünde varlığını sürdüren Balkanlardan başka bir yer değildir. Bu kitap bizlere Türk yurdu Balkanlarda Türklerin doğal afetle mücadelesini anlattığı kadar Doğu Roma egemenliğinde meydana gelen doğal afetleri de irdeleyerek bizlere kıyas imkânı sunar. Güney doğu Avrupa’nın bu sarp yalçın dağlarla, deli dolu akan ırmak, nehir ve çaylarla beslenen devasa ormanlara malik bir parçasında Türk devlet yönetiminin afetlerle mücadelesi bu eserin merkez odağında yer alır. Her fırsatta Türkleri Avrupa’dan dışlamaya çalışan Avrupalılar eserimizde Türklerin Güney Doğu Avrupa’da ki müşfik varlığını kanıtlayan arşiv belgelerini bir kez daha hatırlamak zorunda kalacaklardır. Türkler, kendileri ile aynı kaderi paylaşan ve coğrafyanın evlatları olan Slavlar, Boşnaklar, Arnavutlar ve Makedonlar gibi ne kadar dışlanmaya çalışılırsa çalışılsınlar Avrupa’nın bir parçasıdırlar ve Avrupa’nın iktisadi, siyasi ve kültürel tarihinde var olmaya devam edeceklerdir. Çalışmamız bu varlığın ve var oluş sürecinin korkulacak bir şey olmadığını ispatlar. Bu eser, Türklerin bu coğrafyadaki varlığını tekrar hatıra getirip en azından doğal afetler nezdinde Avrupalı halklara insanlığın ve yardımlaşmanın nasıl olması gerektiğini öğreten bir rehber ve emsal olma özelliğine sahiptir. Kitap tadında okumalar temennilerimizle.