Atruş ve Maxmur (Mahmur) adları, ortalama bir medya izleyicisine aşina gelebilir: Irak’ın kuzeyinde, binlerce Kürt’ün yaşadığı mülteci kamplarının bulunduğu yerler. Peki bu adların gerisinde ne var? 1990’larda *terörle mücadele* politikaları yüz binlerce Kürt’ü yerinden etti. Köyleri yakılan ya da zorla boşaltılan bölge halkının büyük kısmı ülkenin batısındaki illere göç ederken, bir kısmı da sınırı geçerek Irak’a yöneldi. Bugün Irak Kürdistanı’nda yaşayan Türkiye’den göç eden Kürtlerin sayısı 15 bini geçmiş bulunuyor.
Arzu Yılmaz, göçte kurulan bu hayatı, bu dünyayı mültecilerin tanıklıklarıyla aktarıyor. Ama sadece bir mağduriyeti değil, mültecilerin nasıl aktör konumuna geçtiğini de. Kaynağını uluslararası hukuktan alan mültecilik statüsünün tanımlanmasındaki ikiyüzlü yaklaşıma ve devletler arasındaki anlaşmaların çoğu zaman insan hakları karşısında galip gelmesine rağmen...
Atruş’tan Maxmur’a - Kürt Mülteciler ve Kimliğin Yeniden İnşası, mültecilik deneyiminin toplumsal ve siyasal kimliğin yeniden inşa edilmesine etkisini ele alan, canlı bir araştırma.
*Yılmaz’ın isabetli bir zamanda yayımlanan, güçlü ampirik verilere ve teorik bir okumaya dayanan bu çalışması, 15 bin kişilik bir Kürt grubunun ötesinde, Ortadoğu’nun ve giderek Avrupa’nın kaderini belirleyen mülteciliğin 21. yüzyıl insanlığının koşullarından birini oluşturmaya devam ettiğini gösteriyor.*
- Hamit Bozarslan