Aradan geçen altı ayın sonunda Kimya daha bir güzelleşmiş, serpilmiş ve olgunlaşmıştı. Kayseri’ye giderken esrarlı bir gonca olarak bırakmıştım onu, Konya’ya döndüğümde açılmış muhteşem bir gül olarak buldum. Ayaklarını soktuğu akarsudan, üzerine uzandığı otlardan, çevresinde uçuşan arılardan, hatta uğurböceklerinden bile kıskandım onu. Kalbimin en ücra köşelerine yeniden yazdım adını; beynimin bütün kıvrımlarına bir kez daha kazıdım aşkını. Burası cennet bahçelerinden bir bahçe idi sanki. Daha birkaç dakika önce yaratılmış olmalıydık. O Havva, ben Adem! O umut, ben endişe! O yasak meyve, ben... Bir tek iblis eksik diyecektim ki o da çıkıp geldi nefsimden! İşte o vakit ilk defa korktum aşktan! Bir yüzüyle sevgiydi aşk, diğer yüzüyle arzu... Bir yönüyle melekti, diğer yönüyle şeytan...