Nişabur çarşılarında dükkanların sergileri ilk kez o yıl yazlık giysilerle değiştirilmemişti, kalın kumaşların yerini her ilkyazda olduğu gibi rengarenk boyanmış ince, ipek kumaşlar almamıştı. Çarşılardaki alışılmış tarçın, kuru biber, zencefil, karanfil, nane ve zerdeçal gibi onlarca baharatın birbirine karışarak oluşturduğu kokunun yerine geçen ölüm korkusunun bedenlerdeki her hücreye sinen dehşetinin etkileri karşı karşı konulmaz biçimde artarak dayanma sınırlarını epeyce zorlamıştı.
Nişabur’da herkes ölüm(den) ko(r)kar olmuştu artık.