Sırtında boya sandığı, içinde yaşamadığı çocukluğu.. Düşleri ise ona çok uzaktı....
Sorumsuz bir baba onun seçimi değildi ama faturası ona kesilmişti..

Bütün bunları aşabilirdi belki ama ya AŞK? Aşkın karşısında da bu kadar güçlü durabilecek miydi?
Hayır hayır , o tüm yaralarını aşk ile sarıp sarmalayacaktı.
Onu düştüğü yerden aşk kaldıracaktı. Dipsiz kuyulardan AŞK çekip çıkaracaktı.
Hazar Aşkı gökkuşağına boyanmıştı.Kimi zaman mavi olacaktı uçsuz bucaksız saracaktı,
kimi zaman penbe olacaktı gerçek olamayacak kadar güzel, ayaklarını bir düş gibi y erden kesecekti,
kimi zaman kırmızı olacaktı hırslı iddalı ve ateşli, yakıp kavuracaktı. Hatta siyah bile olabilirdi
sevgilinin kusurlarını örtmek için ama asla Gri olmayacaktı...
O,çiçeklerin şahına Gül’e aşık olmuştu ve Bülbülün Kaderini yaşamak kaçınılmaz olacaktı..
Hayat onun Bülbül’ün kanına boyanacak, Kader iki renkten ibaret olacaktı... Kırmızı ve Siyah...