Aşklar büyük harflerle başlayıp, küçük hecelerin dilini yutmasıyla son bulurmuş.
Varlık denilen bilinmezlik, küllerinden doğarak sevdaya bağlanmakmış.
Bizimkisi; sadece yokluk içinde tokluk hissini bulmakmış.
Tutku ve nefret ne büyük illetmiş.
Sanki toprak üstünde taşıdığı bazı insanların vicdanını kirletmiş.
Siz hiç musluktan daha hızlı dert akıttınız mı?
Yada yıldızlara bakarken iki damla gözyaşıyla karanlığa ıslak dokunuşlarda bulundunuz mu?
Siz hiç aşka yanarken baktınız mı?
Aşksız yaşamaktan vazgeçip başınızı taş duvarlara vurdunuz mu?
Belki bunu yapamadınız çünkü siz henüz aşka yanarken bak kitabını okumadınız…
Aşkı karanlık bir odaya attılar.
Anahtarını ise yaktılar.
Şimdi kalbi örseleyip kilidini kırmamız gerekecek.