Aşk susmasın diye başladı her şey…
*Aşk Susmadan Git* bugüne dek aşkın işlenmemiş bir imgesiyle karşılaştırır bizi. *Aşk susar mı?* sorusunu da sordurur okuruna. Peki, aşkı susturmamak için ne yapmalı? İşte bu noktada çıkar karmaşa…
Sadece aşkın içinde mi vardır bu karmaşa hali? Hayır! Aynı anda, sistemin yoksullaştırmak ve susturmak istediği *kırık dökük* yaşamların merkezinde de…
Roman, yalnızca bir aşk öyküsünün etrafında yapılandırmaz kendisini, yer yer yakın tarihin siyasi ve ekonomik sorunlarını da serer gözler önüne. Birbirinin etkisiyle şekillenen olguları bir edebiyat disiplini içerisinde sunar. Teknolojinin gelişimiyle yarışaduran insan ilişkilerindeki değişim; toplumsal ayrışma ve aynılaşmaların toprağında boy veren türlü sancı, sonu hep insana çıkan…
*Aşk Susmadan Git*te cesur bir dil ve cesur bir bakış açısıyla karşılaşmaya hazır olmalı okur; *kadın* ve *erkek* kimliği üzerinden söylenmiş tüm sözleri tekrar gözden geçirmeye; roman karakterlerinin öykülerinden yapılı bir aynadan kendi yaşamlarına ayna tutmaya.
*Göz yanıltır, tenine bakmalıydım. Gözler, kendini okumayı öğrenenlere karşı tedbir almayı çoktan öğrendi. Ya tenler; acemi. İçinde topladığı öfkeyi, kini, bir çırpıda renk değiştirerek ortaya nasıl da döküveriyor.*