Peyami Safa 1955 senesinde Milliyet gazetesinde yazdığı bir köşe yazısında şöyle anlatıyor. "Aşk -daima gerçeğinden, halisinden, sahicisinden söz ediyorum- kendi kendimizle de, sevgilimizle de mücadeleye izin vermez. Aşk inanmanın şiiridir. Aşk çirkin bulmaz. Aşk iğrenmez. Aşk küçümsemez. Aşk bencilliğin, kendini sevgiliden üstün görmenin tam zıddıdır. Aşk istemez, yalnız verir. Kısacası aşk mücadele değil yalnız ahenktir. El ve eldiven gibi, birbirine geçmiş iki kalbin tam uygunluğudur. El ve eldiven gibi de değil, el ve derisi gibi haz baygınlıkları verici bir ateş. Aşk iki saz arasında bir düodur. Bazen icra sırasında sazlardan birinin akordu düşebilir. O zaman, çalınan parçanın hareketi sona erinceye kadar, parmakların bu akortsuzluğu telafi edecek bir virtüözlük hüneri göstermesi lazımdır. Aşk siteme bile tahammül etmez. Son derece nazik hatırlatmalar yeter de artar bile. Aşk bunun için ilahidir. Üst tarafı argonun ‘aşıktaşlık’ dediği aşk stajlarıdır ki, birçoklarımızın ömrü bu acemice stajlarla geçer."