Aşk Pişirmek, Aziz Devrimci’nin duyu, duyumsama, duygu ve eylemlerle birbirine geçen, birbirini kesen yedi öyküsünün bir araya getirildiği bir kitap. Öykülerin bu özelliğini, akışkanlıkları sağlıyor. Kokunun dolanıklığı veya akışkanlığı, bütün öyküleri, birbirine bağlıyor. Uyku ile uyanıklık, rüya ve gerçek, haz ve günah, anlaşılma arayışı ile yanlış anlaşılma tedirginliği, konuşkanlıkla suskunluk, öykülerin figürlerini, kimi zaman doğaya yönlendiriyor kimi zaman kendilerine kapanmalarına yol açıyor. Koku ve tat duyuları, öykülerin yemeklerle belirginleşen dünyasını, sevgi ve aşka doğru genişletiyor. Gerçekte, hataları veya tercihleri yüzünden yaralanıp korku ve kaygıyla tedirginleşen insanlar, rüyalarında bu durumlarının üstesinden gelmeye çalışıyorlar. Rüyalardan duyumsanan gerçeklik, yaşama bağlanmayı hazırlıyor; yaşanacaklara kapılar aralıyor. Yaşarken açılan yaralar, öykülerin figürlerini mecalsiz bıraksa da onlar, dirime ve kendilerine duydukları inançla yeniden başlamanın bir yolunu buluyorlar. Doğaya ve insana karşı duyarlılıkları sağlıyor bunu.
Aşk Pişirmek’teki öyküler, yemeyi ve sevmeyi, insanın biyolojik ve psikolojik var oluşunun koşulu olarak belirginleştiriyor. Yemeğin ve yemek kültürünün sevme biçimlerini belirleyen bir gücü bulunduğunu hissettiren öyküler, uygarlığın da bunlarla ilişkisini içten içe sezdiriyor. Kokular gibi dolanık ve akışkan öykülerin yer aldığı Aşk Pişirmek, öyküden haz almak isteyen gurmeler için kırgınlık, yalnızlık, öfke, özlem, umut, imrenme ve sevgiyle harmanlanmış bir kitap.