*Kelam olarak de ki: *Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa,
Engin kelimeler bitmeden deniz biter. Bir o kadar dahası olsa
Her haliyle yine Rabbimin sözleri bitmeden onlar da biter.*
*Kehf 109*
Aşk-ı Kur’an; İlahi bir sevda, aşk-ı hakikiye yönelişin adı, İlahi mesajları okuyucu yüreği ile teyit alma arzusudur. Allah insan’ı eşref-i mahluk olarak yarattı. Kendini bilmesi için ona irade verdi. Aşk-ı Kur’an; İlahi mesajın kendine bahşedilen irade ile anlaşılmasıdır.
Allah kulundan: Zikir-Fikir-Şükür olarak geri bildirim bekler. İnsan ise ihmalkardır. Aşk-ı Kur’an günümüz insanına yeni bir heyecanla Hak ile interaktif olmayı sağlar. Mantıktan ziyade kalp gözü kullandırır. Duyguyu harekete geçirir. Aklın bilmediği *Neden* sorusunun cevabını, sayfa içinde bulunan karekodlar vasıtasıyla müzakere ederek Kur’an Aşkını arar. *Nasıl* sorusunun cevabını ise kainat kitabına (Bilim’e) havale eder. Maşuk-u hakiki ile hemhal olur. Huzuru bulur.
Aşk-ı Kur’an, İmam Rabbani’nin kendi sözlerine atfen, Kainatın Efendisi için söylediği:
*Ma medahtü Muhammeden bi makalatî // Lakin medahtü makalatî bi Muhammedin* gibi biz de sözümüzle Kur’an’ı Kerim’i övmeye, yada anlatmaya çalışmadık. Ancak Kur’an ile kendi sözümüzü yüceltmeye gayret ettik.