Tükendi
Stok AlarmıTarihte ve günümüzde, Müslümanlar arasında ortaya çıkmış farklı mezhep ve ekoller, dile getirdiği düşünceyi temellendirmek ve savunmak için sıklıkla Kur’an’a başvurmuştur. Bu noktada selefî söylemin de diğer ekollerden farklı bir yol izlemediği söylenebilir. Zira Selefîler de savundukları fikrî-amelî tezi tahkim etmek için ekseriyetle Kur’an’a müracaat etmiş, bu çerçevede, savundukları fikri desteklediğini düşündükleri bazı ayetleri ön plana çıkarmış ve bu ayetler merkezinde bir söylem geliştirmişlerdir. Şüphesiz diğer ekollerle benzerlik arz eden bu tutum normal karşılanabilir. Fakat Selefîlik söz konusu olduğunda vahim olan şey, Kur’an’dan hareketle ürettikleri dilin ve söylemin etkisiyle düşünsel bir krizin yaşanıyor olmasıdır. Selefî akım sahip olduğu düşünce/inanç dışındaki diğer fikirleri en hafif tabirle bid’at, bu fikirleri dile getirenleri de bid’at ehli ilan ederek düşüncenin tek tipleşmesine sebep olmaktadır. Bu durum İslam toplumlarının yaşadığı teorik ve pratik sorunlara farklı zaviyelerden çözüm üretme çabalarına ket vurmakta, Müslümanları düşünsel ve kültürel bir çıkmaza sokmaktadır. Bu açıdan selefî söylemin, yaşadığımız düşünce ve kültür krizini kronikleştirdiği söylenebilir.