Konya’da 8 Ekim 1947 günü duruşmaya giden Arslanköylü “sanıklar” şöyle tasvir ediliyordu: “Kendilerine hazırlanmaları bildirildi. Biraz sonra muhafızlar refakatinde Arslanköylüler mahkemeye götürülüyorlar. Öncelere sesleri çıkmayan çocuklar şimdi sokaklardan geçerken, teker teker veya hep beraber ağlaşıyorlardı. Aylardan beri hapishanede kalan bu yavrucakların ağlamalarını yatıştırmak için anneleri onları sıkı sıkı göğüslerine yapıştırıyorlardı. Kadınların birçoğu çocuklarını kucaklarında, bir kısmı da sırtlarında taşıyorlardı. Çocukların ağlamaları annelerini mahcup vaziyete getirdiğinden sokaklarda insanı üzen bir manzara hâsıl ediyordu. Arslanköylüler adalet binasına yaklaşırken, Ankara’dan ve Mersin’den gelen müdafi avukatlar, büyük bir şefkat duygusuyla, mahkemeye gelmekte olan Arslanköylülere doğru ilerliyorlardı. Her iki topluluğun karşılaşması çok hazin oldu. Avukatlar köylülerin ellerini sıktılar ve hatırlarını sordular. Bu esnada bir avukat cebinden çıkardığı temiz bir mendille küçük yavrulardan birinin gözyaşlarını siliyordu. Bu manzara karşısında etrafı çeviren halktan çoğunun gözlerinden yaşlar damlar”.