Aşk, çözülmesi en imkânsız olan, çok bilinmeyenli bir denklemdi. Saf duyguların prangası, aklın ve mantığın zafiyeti, yüreğin ince hastalığıydı. Uğruna çekilmiş acılar, yitirilmiş yaşamlar, parçalanmış yüreklerden bakiye; kitaplar dolusu romanın, şiirin, şarkının, yakılan ağıtın ana temasıydı. Huzursuzlukların ve uykusuzlukların temel nedeni, vuslata hasret giden gönüllerin ömür törpüsüydü. Karşılığı olmayan ve karşılık beklenmeyen en nankör tutkuların adıydı.
Aşk, ilk olarak Âdem ile Havva’nın, uğruna yasak elmayı dahi yemeyi göze almaları, cennetten kovulmalarının nedeniydi. Aşk, koşulsuzca vermekti. Karşılık beklememekti. Uğruna ölmekti. Pervane olup, aşk ateşiyle yanmaktı, her zorluğa dayanmaktı. Acıdan haz duymaktı. Ölümün bile sonlandıramadığı en derin bağlılıktı.