Tasarlananla gerçek arasında yaşanan uyumsuzluk gündelik hayatta bir biriyle çelişen bir dizi görünüm oluştururken, bu sürecin içselleştirilmesi de arada kalmış durumlar yaratır. Doğu-batı, model-kopya, merkez-taşra gibi ikilikler, modernleşme deneyimini bir batılılaşma süreci olarak yaşayan Türkiye’de bir dizi açmazı da beraberinde getirir. Modernlik deneyiminin açmazlarıyla ulusal düzeyde nasıl başa çıkılır? "Arada Kalmak" farklı toplumsal görünümlerin bir arada bulunmasından dolayı yaşanan çatışmayı anlatmak için kullanılan bir metafor mudur? Yoksa Türkiye gibi modernleşme sürecini tamamlayamamış toplumlarda edebiyatı, sinemayı, toplumsal hayatı anlamak için sorular sorabileceğimiz ve buradan yola çıkarak araştırmalar yapabileceğimiz bir kavram mıdır? Toplumsal ve psikolojik görünümlerin altını kazıdığınızda arada kalmanın sayısız biçimiyle karşılaşmanız mümkündür? Sahi Aradan çıkmak mümkün müdür? Bu kitap, Ümit Ünal filmleri nezdinde geleneksel değerler ile modernleşme, doğu ile batı, taşra ile kent, suç ile suçlu gibi bir dizi toplumsal görünümün yanı sıra, bireysel varoluş sıkıntılarından kaynaklanan seçimlerin, ilişkilerin, cinsel tercihlerin arasında kalmış karakterlerin hikâyelerine odaklanır.