"Giydigimiz elbiseden tutun da yedigimiz yemege, hatta okudugumuz kitaplara kadar `cilali bir imaj devri`nde yasiyoruz. Aslinda ne giydigimiz sadece bir kumas, ne de okudugumuz sadece bir kitap.Para çekmek için gittigimiz bankamatik ekranlarindan "bu yaz herkesin hangi kitabi okudugunu" görüp, gazetelerden, bilbordlardan "bizim ruhumuzdan en iyi kimin anladigini" ögreniyoruz. Eger yüz bin, yüz elli bin kisi `o` kitabi okuyorsa/aliyorsa, artik biz de onu okumak zorundayiz. Her ne kadar bir yazar, bu kitaplari: "herkes okudugu için bizim de kendimizi okumus sayabilecegimiz kitaplar"dan saysa da bizim buna hakkimiz yok. Çünkü bu ülkenin vatandasi olarak, o kitap için yapilan onca reklam kampanyasinin bedelini ödemek zorundayiz."