Dönem dönem darbe olurdu. Hep asker darbe yapacak değil ya. Onlara da darbe yapılabilirdi pekala; belediye darbesi! Bir çeşit sivil darbe yani. Hem, okunan bir şiire, üç kat aşağıdan başka bir şiirle yanıt geldiği hangi sokakta görülmüştür; hatay sokağı dışında?
Konur Sokağı`nda da farklı değildi durum; sürekli onu izleyen mobese kameraları ve gereğinden fazla parlak olan sokak lambalarıyla bir derbi vardı Yaşar abinin. Ankara`nın her daim politika kokan havası, ağır işleyen bürokrasisi, ona, bu boşluğu doldurma fırsatı tanımıştı. Masraflar vardı sadece... Masraflar olmasa...
Ayrıca, Ege`nin olur da Ankara`nın olmaz mı? Ankara`nın da bir deli Haydar`ı avrdı; hem daha deli bir rüzgardı bizimkisi; önüne de kattıysa silip süpüren, kovalayan... Cebinizdeki parayı sizden daha iyi sayan, gözetleyen, fırsatını bulduğunda cukka yapacak, üstelik geri de getirmeyecek vatan evlatları bir de.
Sarayının adını sır gibi saklıyor yine de saraylı delimiz. "Sondaki" diyor hep; "en sondaki; son saray benimki."
Hem kendi kendinin terzisi bir kambur hangi eve sığacaktı ki?
"İyilik yaramıyor abi bu deliye, demlediği çayın suyunu bile havuzdan alıyor üstelik" diyor, Rus Pazarı`nda sohbet ettiğim bir esnaf...