“1951 yılı sonbaharında Elazığ’ın küçük, ancak şirin ve il merkezine yakın bir köyünde dünyaya gözlerimi açmışım. O yıllarda ülkenin içerisinde bulunduğu tüm sıkıntılara rağmen insanların daha mutlu olduğu, elektriğin, teknolojinin olmadığı yıllarda ilk, orta ve lise tahsilimi gerçekleştirdim ve daha sonra devletin burs desteği ile Ankara’da üniversite, Fransa’da lisansüstü eğitim hayatıma devam ettim.” diye başlıyor anılarını anlatmaya Bingöl. 20. yüzyılın son yarısı ile 21. yüzyılın ilk çeyreğine tanıklık eden bir kalem, Fırat Üniversitesi’nin kuruluşunu ve dünden bugüne geldiği yeri ve nitelikli bir üniversitenin kuruluş ve yükseliş aşamalarını da bizlerle paylaşıyor. Türlü zorluklara rağmen o küçük, ancak şirin köyden çıkıp profesör olmayı başarmış ve üniversitenin en yüksek idari makamı olan rektörlüğe kadar gelmiş bir bilim insanının hayat hikâyesini okuyacağınız bu kitap, azmin ve doğrunun önünde hiçbir duvarın duramayacağının canlı bir örneği niteliğinde.