Anılar belge değil, yazanın tarihe düştüğü notlar veya hayat öyküleridir. Anılar her söylem ya da söyleşide değiştiği halde, basılı kaynaklar zaman-mekân sınırlarını aşarak, gelecek kuşaklara ulaşır. Bu açıdan, önemli ve değerlidir. Eğitimle insan olan insan, öyküsünü Aydınlanma Çağı’nda yazdığı denemelerle iletti günümüze. Orta çağlara son veren tarihi olay İstanbul’un fethi değil, bizim almakta çok geciktiğimiz matbaanın aynı yıllardaki keşfiydi. Bu tarihi gecikmeyi kapatamadık.
Kendisini laik Cumhuriyet’in ilk kuşağından bir Mustafa Kemal Atatürk milliyetçisi olarak algılayan yazar, yayımlanan sayfalardaki eksiklerin bilincindedir. Bu boşlukları kapatmak için yazdığı, *Bir Öğrenci Gözüyle, Türk Kimliğinin 1930’lu Yıllardaki Serüveni*ni izleyen denemesi, La Turqie Kemaliste’in güncellenen bir sayısında yayımlandı (Boyut, 2010:22-29).
Bu denemesini yeterli bulmayan ve ülkemizin, içinde bunaldığı sorunlara bir çıkış yolu arayan yazar, yayına hazırladığı *Nereden Başlayalım?* denemesinde, kendisini böyle bir girişime yönlendiren 90 kadar eğitim anısına yer veriyor; ama ne kadar iyi dağıtılacak ve kimlere ulaşacak tabii bilinemiyor.