Hans Christian Andersen, 1805 yılında Danimarka’da doğdu. Babası Napolyon’un ordularında savaşlara katılmış bir askerdi. Askerlikten ayrıldıktan sonra ayakkabı tamirciliği yapmaya başlamıştı. Hayal gücü oldukça gelişmiş bir adamdı. Oğlu Hans’a, on dört yaşına gelene dek her fırsatta masallar, öyküler anlattı. Küçük Hans da babası gibi bir şeyler anlatmayı, canlandırma yapmayı seviyordu. On dört yaşından sonra tiyatro oyuncusu olmaya karar verdi. Bir süre Kopenhag tiyatrosunda dans etmeye, koroda şarkı söylemeye, oyun yazarlığı yapmaya çalıştı. Tiyatro müdürü Jones Collin kendisine, eğitimini tamamlaması, en azından liseyi bitirmesi önerisinde bulundu. Onu Slagelse Lisesi’ne yazdırdı. Genç Hans, ilk şiirini 1827 yılında o okulda yazdı. Tanrıbilim ve felsefe sınavlarını başarıyla verdikten sonra Avrupa gezisine çıktı. Gezmeyi çok seviyordu. Gezi anılarını ve bazı romanlar yazdı. Ama asıl yazar olarak başarısını yazdığı masallarla elde etti. Küçüklüğünden beri masallara ilgisi vardı. Dinlemeyi de anlatmayı da seviyordu. 1835 yılında yazmaya başladığı masalları, 1872 yılına dek yazdı. Masallar, dünya klasikleri arasında yer alırken, yazar masallarıyla oldukça ün kazandı. Hügo, Dickens ve Wagner’le tanıştı. Onlarla dostluk kurdu. “Yaşamım, güzel bir masal gibi geçti,” diyen Andersen, 1875 yılında yaşamdan ayrıldığında ardında birbirinden güzel birçok masal bıraktı. Sağlığında kendi ülkesinde heykeli dikilmiş ve heykelini görmüştü.