Anastasia isimli bu kitap Türklerin, Yahudilerin, Rumların ve Ermenilerin zengini yoksulu, kadını erkeği, güzeli ve çirkini ile bir arada yaşadığı İzmir’de, mahalle kültürünün kaybolmadığı devirlerde, kadınların kıskançlıkla dalavereyle ve en başta büyülerle çevrili en mahrem dünyasını bir çocuk gözüyle anlatmaktadır.
1940’lı yıllarda İzmir’de Mübadele zamanlarında Rumlar ve Müslümanların birlikte yaşadıkları bir mahallede doğan Anastasia’nın hayatı ve nasıl Müslüman olduğu anlatılan kitapta Mikail fotoğrafçı olan babasının yanında yazları çalışmak istememektedir. Anastasia ile tanıştıktan sonra aralarında büyük bir sevgi doğar. Babası ve annesi Hatice Hanım onların evlenmesine karşı çıkarlar. Aile baskısının altında ezilen Mikail, Leyla isimli başka bir kızla evlenmek zorunda kalır. Kısa süre içerisinde bir erkek çocukları dünyaya gelir.
Lakin mutluluğu uzun sürmez ve bir süre sonra önce eşi Leyla’yı peşi sıra ise annesi Hatice Hanımı kaybeden Mikail oğlunu Rauf Beylere bırakmak zorunda kalır.
Anastasia’nın Mikail ile çocukluktan gençliğe uzanan arkadaşlıkları ve ilişkileri irdelenirken, Ortodoksluktan Müslümanlığa uzanan bu hikâyede Konya’da öğretmenlik yaptığı zamanlarda tanıştığı kaymakam Nevzat Bey’in ona yol göstermesi konu edilmiştir.
Vefa, merhamet, şefkat ve gerçek aşkı anlatan bu roman aynı zamanda kültürler arasındaki
farklılıkları ve bağlantıları da gözler önüne sermektedir.