“Sen, ey okur, bana karşı çıkacak, beni yadsıyacak hatta bazen benimle alay edeceksin ama hiçbir şekilde beni kafandan çıkaramayacaksın. Bu kitabı kolayca “anlayamayacak,” kabul edemeyecek, içselleştiremeyecek ve sindiremeyeceksin. Senin için bir anlam ifade edene kadar kitabı dönüştürüp duracaksın. (Dönüştürmek sözcüğü yapacağın şeyi tanımlamak için oldukça hareketsiz bir sözcük kalacak.) Bu kitabı yok etmeye çalışacaksın ve bu yıkımdan bütünüyle bilmediğin bir gürültü kopacak.”
Bu kitap, öznenin yaratımı olarak, analistin analizan, analizanınsa analist tarafından yaratılması ve yaratıcı olumsuzlanmasıyla üretilen diyalektiğin bağlamsallaştırılması olarak düşünülebilir. Aktarım ve karşıaktarım matrisini merkeze alan klinik örnekler, fiili yorumların psikolojik etkinlikler içerisinde önemli birer araç olduklarını göstermektedir. Ogden’ın gözünden “analitik çözümleme” sadece analist ve analizan ile yorumlanmamakta, aynı zamanda analitik diyalektiğin ürettiği analitik üçüncü içerisinden tasarlanmaktadır.
Analizin Özneleri, iki öznenin belki de bildiğini varsaydığı ama farkında olmadığı noktalara işaret ederek, seanslara gizlice eşlik eden bu üçüncü özneyi görünür kılmaktadır. Özneler aynı olsa da aralarındaki etkileşimleri çalışmanın biçimlerini zenginleştiren ve öznelerin sonsuzluğuna dikkat çeken Ogden’ın kendine özgü bu yaklaşımı sadece klinisyenler için değil, aynı zamanda psikanalizin geleceği için de önemli bir zirve olacaktır.