İlk anneler günü hediyemi aldığımda evli değildim, doğal olarak anne de değilim. O zaman nasıl olur gibilerinden bir soruyu duyar gibi oluyorum. Birkaç aylık memureydim henüz. Ailemin yaşadığı kasabaya 25 km mesafedeki şehir merkezinde, küçük bir daire kiralamış, burada ilkokul ikinci sınıfa giden erkek kardeşimle birlikte kalıyorduk.
Babamız yeni vefat ettiği içindir ki, geride kalan biz kardeşler, hayatımıza hüzünlerimizi katık edip, ümitlerimizi yeşertmek için birbirimize kenetlenmişiz. Ben maddi yönü başta olmak üzere, bu mini birlikteliğe kol-kanat olmuşum. Kardeşim de manevi olarak... Birbirimizi tamamlayan, var olma mücadelesi veren yoğun bir gayret içine girmiştik. Sert geçen kış aylarında doğru dürüst ısıtamadığımız ahşap dairemizde yetimliğin, kıt bütçe ile geçinebilme fedakârlığının âdeta sınavını veriyorduk. Yine de mutlu sayılırdık. Maaşımı aldığım günün akşamı küçük bir bayram yaşardık.