Varlıklar arasında hikâyesi olanı insandır. Onun yaratışla başlayan hikâyesi ömür boyu devam eder. Bu hikâyenin kökleri derinlere sarkar. Derinliği olmayan bir yanı yoktur. Çağdan çağa tekrarlanarak zenginleşe zenginleşe sürer. Her çağın insanı yaşama şartlarına uygun olarak hikâyesini tazeler. Menkıbesi olmamayı reddeder. Zamanla yenilenerek akan bu hikâyeden herkes yeteneği oranında yararlanır.
Tamı tamına fona bizim klâsik Türk halk hikâyelerinden izler düşer. Burada göz önünde bulundurulması gereken şeyse hikâyenin yaşadığımız yüzyılın koşulları içinde anlatılıyor oluşudur. Mustafa Okumuş’un anlatılarında; bireysel kıskançlıklardan, alnın terini sıyırarak yaşayanlara, karşılıksız aşklardan evinin insanı olmaya kadar geniş bir yelpazede dürüstlüğün, çalışkanlığın, kişinin kutlu emeği ile geçinmesinin ne kadar önemli olduğunun izi sürülür.