Anadolu en uzaktan geçmişinden günümüze değin uzayıp gelen bir uygarlığın kaynağıdır. Onda bölüme, çağlara ayrılma, kopma yoktur. Anadolu tarihinin bölümlere ayırarak başka başka adlar altında, başka başka ulusların egemenlik kurduğu bir ülke olarak görmek, birbiriyle ilgisiz uygarlıkların doğup battığı yer diye anlamak bilim gerçeğine aykırıdır. Anadolu değişik boyların, değişik türden insanların karışıp kaynaştığı, yeni bir bütün oluşturduğu ülkedir. Günümüz Anadolu insanıbu karışıp kaynaşmanın sonunda varlık alanına çıkmıştır, onu kökü dışarda belli bir kaynağa dayama, bütün Anadolu uygurlığını göçebe bir topluluğun ürünü sayma da tutarsızdır, boştur. Anadolu insanı Anadolu touprağının biçimlendirdiği, beslediği, geliştirdiği, koruduğu bir uygarlığın yaratıcısıdır. Bu uygarlık çağlar boyunca komşu ülkelere ışık tumuş, onlardan ışıklanmış, onları bmeslemiş, onlarla beslenmiş böylece varlığını sürdürmüştür. bu gün "Türkiye" dediğimiz bu topraklar üzerinde yaşayan insanların tarihi geçmişin birkaç yüzyıl değil en azından on bin yıl ötesine gider, ilk insan topluluklarından kaynaklanır. Anadolu insanı belli bir boyun, belli bir topluluğun değil tarihin çocuğudur, üzerinde yaşadığı topraklarda doğan uygarlığın taşıyıcısıdır. "Türkiye İnsanı" üzerinde yaşadığı topraklarla, orada yaratılan uygarlıkla yaşıttır.
Yayınevi
:
Derin Yayınları
Yazar
:
İsmet Zeki Eyuboğlu
2. Hamur