Bediüzzaman, inandığı yüce gaye ve hizmet ettiği ulu davası uğrunda, bıkmadan, yorulmadan çalışıp, koca ömrünün her dakikasını, hatta her bir saniyesini bu büyük davası uğrunda sarf etmiştir; Bir devire, onun zulme varan dini icraatlarına, bütünüyle meydan okumuş, böylece ömrünün büyük bir kısmını hapishane köşeleri, karanlık zindan odaları, mahkeme salonlarında geçirmiştir, Bu cefa dolu hayatında zehirlenmelere varıncaya kadar, işkence ve zulmün her türlüsüne uğramış; fakat başını, hiçbir zaman eğmemiştir. O ve kendine gönül veren bir avuç mücahitle birlikte yeni bir destan; Anadolu İman Hareketi Destanını yazmışlardır.
Eserde başta Üstad olmak üzere, onun çevresinde toplanan bir avuç Nur Talebesi ve bu fazilet önderlerinin Anadolu İman Destanı üzerinde durulmuştur. Daha açık bir ifade ile, Türkün İslami şahsiyetini ayağa kaldırma, onu; İslam’ın yarınlarına hazırlama yolunda verilen ve İslam Tarihinde, Asr-ı Saadet, müstesna daha bir eşi ve benzeri bulunmayan bu mücadelenin ilk defa tarih objektifinde, derli toplu bir muhakemesi ve geniş manada bir değerlendirmesi yapılmış ve okuyucuların genel istifadesine sunulmuştur.