İnsan, belli bir ölçüde, kendi kendini yenileyen, yenilemeyi bilen varlıktır. Olduğu yerde kalma, yalnız çevrenin verileriyle yetinme yok insanda. Doğa, düşünme yeteneği olan insanı, kendiliğinden birtakım yaratmalara iter. Doğa insanı böyle bir eyleme itmeden, insan, bu eylemin baskısı altında, akışı içinde yaratmadan, ortaya yeni bir nesne koymadan edemez. Bu insanın kendini yenileme duygusundan doğar. İlaç yapılan bitki ile insan doğa arasında içten bağlantı kuruyor kendince. Bunu bilimsel bir anlayışla yapmamış eskiçağda, daha çok inançla yapmış, bu belli. Ancak insan eylemi olması, doğa ile karşı karşıya gelmesi, doğa dışında bir güç aranması, ya da arayamaması bu sözü edilen bağlantıyı pekiştiriyor. İlaç yapan, bitkide kendine yararlı bir gücün bulunduğunu anlayan insan doğada daha bağımsız, daha özgürdü. O yalnız doğa ile sınırlanmıştı. Özgürlüğünün sınırları doğa ile başlıyor, doğa ile bitiyordu.