Amerika, en iyi ile en kötünün bir arada yaşadığı çelişkiler ülkesidir. Bir yanda dünyanın en iyi üniversiteleri, kütüphaneleri, kültür merkezleri, hastane ve teknoloji merkezleri, uzay üssü NASA, askeri gücü, Hollywood, spor tesisleri, doğa parkları… Diğer yanda ise sanayi toplumları içinde en adaletsiz gelir dağılımı, ağzına kadar dolu hapishaneler, özellikle metropollerin sokaklarında görülen evsizler ve belli bir saatten sonra caddeleri teröre boğan çeteler, uyuşturucu madde ticareti ve kullanımı, makro seviyede ayrımcılık sorununu çözümlemesine rağmen beyaz polislerle Afrikalı-Amerikalı gençler arasında zaman zaman patlak veren, can kayıplarının yaşandığı terör olayları… Kısacası toplumun kazananları ve kaybedenleri… 21. yüzyılda tüm bu tezatlar Yenidünya’da radikal bir düzen değişimine yol açar mı? Çelişkiler ülkesi Amerika süper güç olma statüsünü nasıl devam ettiriyor? Bu toplumun olumlu ve olumsuz iç dinamikleri nelerdir? Amerika adlı eserde bu ve benzeri sorulara teori-pratik bütünlüğü içinde analitik bir yaklaşımla cevap aranıyor.