Günümüzde amel kelimesi sadece ibadetlerle sınırlı davranışları ifade eden bir terim şeklinde anlaşılır. Oysa insanın yaptığı her türlü iş, tutum, davranış, üretim, hareket, etkinlik, uygulama, fiiliyata geçirme yahut gerçekleştirme gibi pek çok eylem bu kelimeyle ilgilidir. Bu yönüyle amel geleneksel içeriklerin ufkunu açar ve onları anlaşılır kılar. Hem zaten pratik, teorik bilgiyi inceltip, geliştirip derinlik kazandırmaz mı? Aslında “Allah bildiğiyle amel eden kimseyi bilmediğine varis kılar.” hadisi bunu doğrulamaktadır.
Taha Abdurrahman temel eserlerinin neredeyse tümünde amele yer verir ve kelimeye dikkate değer felsefi bir açıklama getirir. Amel Sorunsalı kitabında İslam’daki bilgi-amel diyalektiğini, İslam epistemolojisinin temellerinden biri şeklinde anlamaktadır. Bu ise inanç, dil ve bilgiyi bir pratik konusu olarak ele alan filozofun yaklaşım tarzına Batılı düşüncede genelde bulunmayan bir boyut kazandırır. Şu hâlde söz eylemle uyuşmadığı, söylem davranışa karşılık gelmediği takdirde inancın bir değeri yoktur. Buna karşın amel, sistemli bilginin uygulanmasından ibaret değil, bilakis onun somutlaşmasının ve mükemmelleşmesinin aracıdır.
Bilgiyi amelin kurucu ilkesi kabul eden Taha Abdurrahman’ın teorik dikkatinin önceliklerini, entelektüel ufkunu ve müdahalelerini yansıtan Amel Sorunsalı amelin içeriklerini, biçimlerini ve yapılarını yeniden düşünme fırsatı sunuyor.