Alparslan, Sultan Süleyman’dan boşalan tahta oturdu. Kündüri, elinde bir taç tutmaktaydı. Nizamülmülk ise kıymetli taşlarla bezeli bir kemer. Silahdar, altından bir gürz. “Bu taç Keyaniyan tacıdır” diye sesini yükseltti Amidü’l Mülk Kündüri.
“Bu taht, bu kemer… Bu mülk, yedi iklimin padişahı Huşeng’in mirasıdır; yüz elli yıl hüküm süren Keykavus’un… Keyhüsrev’in gürzüdür bu gürz, Gürşasb’ın… İran padişahlarının yüz sürdüğü topraktır, bu toprak; İskender’in geçip gittiği… Hakim olan Allah’tır, Adil olan, Celil olan… Yüce Mevlam mülkünü daim kılsın, bahtınızı açık etsin! Allah sevdiği kulunu doğru yoldan ayırmasın!”
Vezir Kündüri, tacı Sultan Alparslan’ın başına yerleştirdi. Nizamülmülk kemerini bağladı, silahdar dizini yere vurup gürzü uzattı.