Modern Türk heykelinin önde gelen sanatçılarından Ali Teoman Germaner, nam-ı diğer Aloş, desenlerinden oluşan Aloşnâme’yi 1970’li yılların gerilimli toplumsal ortamında üretmeye başladı. O yıllardan bugüne uzanan bu görsel günce, kendine özgü desenleriyle ayrıca anılmaya değer bir heykeltıraşın kişisel yolculuğuna dair ipuçları verdiği gibi, Türkiye’nin tarihine dair metaforlarla örülü görsel bir yorum da içeriyor.
Aloşnâme: Bir Heykeltıraşın Felsefe Taşı, bu müstesna desenler birikimini ilk kez bu denli zengin bir kapsamda bir araya getiriyor. Sanat tarihçisi Ahu Antmen’in Germaner’in zamana yayılmış bu başyapıtına dair çözümlemesinin yanı sıra sanatçıyla yaptığı ayrıntılı söyleşi, Aloşnâme’nin gizemine pencere açıyor.
Bu yaşa değin çok alıcı kuşlar gördüm, keskin, yaralayıcı pençeleri, ürkütücü gagaları vardı.
Hele tehdit dolu, saldırgan gözleri…
Çeşit çeşit yılanlara rastladım. Tanımlamaya dilim varmaz.
Nice varlıklar geldi geçti gözümün önünden. Her biri, bir iz bıraktı.
Suyun derinliklerinde, en sert çalkantıları umursamaz deniz kabukları gördüm, içine çekilmiş, kayıtsız. Tüm gördüğümü, zamanı mekâna katmış, insanın içinde gördüm.
Aloş