2003 yılının ülkemiz ve dünya açısından en önemli olayı şüphesiz ABD ve müttefiklerinin, dünyayı Saddam Hüseyin tehdidinden kurtarmak adına Irak`a saldırması ve işgal etmesi idi.
Irak sorununun bir diktatörlük - demokrasi, özgürlük - kölelik ya da güvenlik sorunu olmadığı, ne Saddam adının ve zalim bir diktatör portresinin ne de kendi halkı üzerinde bile kullanmaktan çekinmediği kitle imha silahlarına sahip bir "haydut devlet" imajının yaşanan süreci açıklamadığı gerçeği tüm taraflarca biliniyordu.
Fakat, dünyadaki tüm yönetim kademelerince Irak`a özgürlük ve demokrasi getirmek, Irak`ı zalim bir diktatörün zulmünden, dünyayı ise haydut bir mekanizmanın tehdidinden kurtarmak, dünya halklarına savaşı açıklamanın gerekçeleri olarak kullanıldı.
ABD`nin yönetimine gelmiş ekip, dünyanın tek efendisi olma koşullarının oluştuğu ve gerekliliği fikrine kendini inandırmış, bu fikri projeye dönüştürmüş ve 11 Eylül sonrasında oluşan uygun ortamda projesini uygulamaya sokmuştu. Bu tür "operasyon" lar sırasında uluslararası dengeleri gözetmek de, onların gözünde artık ihtiyaç olmaktan çıkmıştı. Özellikle savaşın / saldırının başladığı 20 Mart tarihine kadar yaşanan süreçte, ABD yönetimi, Birleşmiş Milletleri (BM) ve BM prosedürlerini kendini yavaşlatan bir angarya olarak görmüş, BM kararlarının kendisini engellemeyeceğini belirtmişti. Bu ekibin ve ABD`nin Başkanı olarak George W. Bush, BM`ye ültimatomlar yağdırmış; en sonunda BM`yi devre dışı bıraktığını ve Avrupa Birliği`nin yeni bir dünyada gerekli olup olmadığını incelediğini belirtmeye başlamıştı.
(Tanıtım Bülteninden)