Yaşlanmış ve yıpranmış dünyamız da çoğumuz mutsuz bir haldeyiz. Manevi iklimlerden soyutlanmış hayatımızda adeta iki yakamız bir araya gelmiyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlarımız çok daha sıkıntı içindeler.
Aşkta, parada huzur bulamayanlar çaresizlik ve arayış içindeler. Tüm bunlardan, elbette yoktan var edenin haberi var. Allah düşen yapraktan bile haberdardır. Şu bir gerçektir ki; Allah kullarının tamamının mutlu, huzurlu ve sağlıklı olmasını ister.
Üstelik bunların anahtarını da Kuran-ı Kerim`de beyan etmiştir. Ayrıca kul en sıkıştığı ve çaresiz kaldığı anlarda yanında ve dilinde hep Allah`ı bulur. Hira mağarasında Ebubekir (ra) kendisinden çok kâinatın medarı iftiharı (sav) için korkuların ve paniğin en büyüğünü yaşarken Allah`ın ayetleri Resul-ü Kibriya`nın dilinden dökülüyordu.
"Korkma Ve Mahzun Da Olma; Allah Bizimle Beraberdir"
Evet, Rabbimiz her daim bizimle birliktedir. Kalplerini hiçbir dünyalık meta ile tatmin edemeyenler sadece onu anarak esenlik ve huzura kavuşabilirler. Bizler hatırlamayı, anmayı, tefekkürü ve tevekkülü iyi anlayıp yaşadıkça yaratana olan yakınlık en üst seviye ye ulaşacaktır.
Aşık olunacak en gerçek şey Mevla`mızdır. O aldatmaz, yarı yolda koymaz ve Allah diyen asla yanılmaz. Tüm duaların sahibi O dur. Her şey ondan istenir. O istemesini bilene sınırsızca verebilendir. Kısacası Allah de mahsun olma. Bırak kötü kalpliler ve iflah olmaz materyalistler karanlık dünyalarında oyalanadursunlar. Bırak sahte yüzler maskeleriyle yaşamaya devam etsinler.
Tüm bunlar ölüm gelene kadar değil mi? Şairin dediği gibi "ölüm gelince başa yarıda kalır düşler, altınlar ve gümüşler" Öte yandan gerçek aşkı bulanlar Allah deyip mahsun olmayanlara ne gam. Sevgilisine kavuşan talihli sevgili. Ne mutlu sonsuzluğun sahibine gönül veren kutlu kişiye. Bir rüya gibi gelip geçecek olan fani ve geçici dünyayı arkaya atanlara müjdeler olsun...