Ali Kemal, Cumhuriyet tarihimizde başlı başına bir vakadır. Milli Mücadele Savaşı’nda Kuvayı Milliye hareketine açıktan cephe almış, yazılarıyla Mustafa Kemal’e ve arkadaşlarına saldırarak onları halkın gözünde küçük düşürmeye çalışmış bir gazeteci ve *aydın*dır. Zamanın Mütareke basını içinde yalnız o mudur peki bunu yapan? Hayır! Ama nedense bütün öfke onun ismi üzerinde toplanmış gibidir.
Orhan Karaveli, hemen hepimizin gözünde bir *vatan haini* olan Ali Kemal’in sonu yargısız infazla biten hazin ve ibretlik hikâyesini aktararak bizi gecikmiş bir yüzleşme ve hesaplaşmaya davet ediyor. *Belki de bir günah keçisi…* derken kastı, Ali Kemal’i aklamak değil elbet: olaya daha geniş bir açıdan bakarak hem dünün hem de bugünün *aydın*ını, ama kinle öfkeyle değil, akıl ve sağduyuyla değerlendirmemize ön ayak olmak.